Ara seçimin ardından kabinede beklenen değişiklik, tahminlerin ötesindeki bir sayıda bakanın görevden alınmasıyla gerçekleşirken birçok soruyu da beraberinde getirdi.

Bir vatandaş olarak başlıktaki sorunun yanıtını almaya hakkım olduğunu düşünüyorum.

Görevden alınan dört bakan yanında bir de görev değişikliğini dikkate aldığımızda bu bakanlar herhangi bir yolsuzluk mu yaptılar, yoksa kendilerinden istenilen yasa dışı bir icraata onay vermedikleri için mi görevden alındılar? sorusu yanıt arıyor.

4 bakanın, görevden alınmalarıyla ilgili ortaya gerekçe konulmadığı sürece, başbakanın talep ettiği yasadışı bir talebi yerine getirmedikleri için bakanlıktan alındıkları kabul görecektir. Benim kanaatim bu yöndedir.

Hasan Taçoy’un parti başkanlığına aday olması ve rakip olarak görülmesinden dolayı görevden alındığını herkes bilmektedir. Bu konuda da başbakanın kendi açısından yanlış yaptığını düşünüyorum. Bakanlıkta bırakarak hareket kabiliyetini daraltacağı Taçoy’un şimdi tüm enerjisiyle kurultaya hazırlanması ve hükümetin her yanlış icraatını üye nezdinde eleştirerek güçlenmesinin ortamı hazırlanmıştır.

Diğer bakanların neden görevden alındıkları sorusunun yanıtında bir netlik yok. Başbakanın açıklamalarında kullandığı popülizm içerikli yuvarlak ifadeler ülkenin daha iyi yönetimi için değişim yapıldığını göstermiyor.

Neredeyse kabinenin yarısını değiştiren başbakan istikrardan bahsederek, toplumla alay ediyor. Toplumun istikrar talebini kabine değişikliğiyle yaratılan istikrarsızlıkla nasıl benzerleştirdiğini anlamak mümkün değil.

UBP hükümetlerinde bakan atamasında bölgesel bir denge vardı. Çoğu zaman bakanlığa uygun olmayan kişilerin atanması bölge dengesine bağlanıyordu.

Ancak bu kez hem bölge dengesi gözetilmemiş hem de çok sırıtan atamalar olmuştur. Komitelerdeki çalışmalarıyla performansı en yüksek milletvekili olan Özdemir Berova’nın Maliye Bakanı olarak atanması, başbakanın en zorlama kararı olmuştur. Doktor olan Berova, hiçbir alakası olmayan ve bakanlığı ayakta tutacak bürokrat noksanlığı çeken Maliye Bakanlığı’nın başına getirilmesi olmadı, hem de hiç olmadı. Ülke maliyesini böylesi bir kriz döneminde yönetme görevinin ona verilmesi, hem Berova hem de memleket için büyük haksızlıktır.

Sadık Gardiyanoğlu ile Hakan Dinçyürek’e uzun zamandır verilen sözler yerine getirilerek onlar da bakan olarak atanmıştır.

Bir, Hakan Dinçyürek veHüseyin Kelle, bildiği bir alanda bakan olarak atanmıştır.

İşi en zor olan ise Kelle’dir. Sorunlu bir dönemde tüm tarım kesimlerinin baskısı altında kıt kaynaklarla çözüm bekleyen yığınla problem var. Talep edenden talep edilen konuma geçmiş olmanın baskısıyla zor günler Hüseyin Kele’yi bekliyor.

Anormalliklerle dolu kabine değişikliğinin en hoş olmayan yanı dünün İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler’in yurt dışında bir temastayken görevden alınmasının yarattığı saygısızlıktır.

Maalesef, her kabine değişikliği yeni atamalardan dolayı buna benzer eleştirilere açık oluyor. Bu diğerlerini aştı ve göreve göre bakan değil, kişiye göre bakanlık belirleme kriteri abartılarak uygulandı.

Başbakanın ağızından düşürmediği ama icraatlarının tersi olduğu istikrarın daha da bozulmasına açık olan bu değişim dilerim daha derin yaralar açmaz.