Bütçenin ardından kabinede bir değişim beklenirken, seçim krizinin hesabının sorulma süreci de başlayacaktır
Kıbrs sorununun hareketlendiği bu dönemde, meclisteki başkanlık krizi gereğinden fazla gündemimizi yoruyor.
“Çift mühürlü üç oyun iradeyi gösterdiği”, “tüzükte bu tür oy kullanmanın geçersiz olduğu yönünde yazılı birşey olmaması” gibi gerekçelerle yapılan seçim sonucunun meşrudiyetini savunanların bile dünkü seçim sonçlarına sarıldığını görüyoruz. Dünkü söylemlerin önceki söylemlerin samimiyetsiz dillendirildiğinin kabulüne de tanık olduk.
Ziya Öztürkler’in istifa etmesi yerinde bir adımdı. UBP’nin de rencide olmaması için onu yeniden aday göstermesi sürecin doğru zemine oturmasını sağladı.
Tartışmalı bir başkanlığın devamlılığının olamayacağının görülmesi sonrası dün atılan adımın ardından Ziya Öztürkler daha bir özgüvenle meclis başkanlığı koltuğuna oturdu.
Meclis başkanlığı seçiminin kapalı oylamayla yapılmasından dolayı iradesini kamuoyuna yansıtmadan parti politikasının dışında hareket eden, grup toplantılarında konuştuğunun aksi harekette bulunarak önceki meclis başkanlığı seçimlerini kilitleyenlerin kozları da tükenmiş oldu.
Gecikmeli olarak komitede bugün görüşülmeye başlayan bütçenin oylanmasında, başkanlık seçiminde krizi yaratan UBP’li vekiller açıktan ret oyu veremeyecekleri için yılbaşına bu süreç de atlatılacak.
Parti başkanlığına iyi bir oyla seçilirkenden meclis başkanlığı seçiminde kendisine takoz konulan, bu krizin gölgesinde UBP Genel Sekreterini seçemeyen, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) oluşturma sürecine giremeyen Başbakan Ünal Üstel, her ne kadar şimdi “hizmet zamanı” dese de bir hesap sorma dönemini başlatacaktır.
Hükümetin ve UBP’nin aciz duruma düştüğü bir ay yaşadık. Bunun sorumluları biliniyor mu diye sorduğumuz UBP’liler “evet” diyorlar. UBP Grup kararı dışında hareket edenlerin kimler olduğu oy verme süreçlerinde farklı yöntemlerle bulunmaya çalışıldığını biliyoruz. Bu kişilerin kimler oluduğu net olarak bilinmese de güçlü tahminle oluşan kanaati doğrultusunda Üstel’in günü geldiğinde bunun hesabını sorma girişiminde bulunacağını düşünüyorum.
Bütçenin geçmesinin ardından bizleri bir kabine değişikliği beklemektedir. Edindiğim izlenimlere göre en az 3 bakanın değişmesini bekliyorum. Bu değişimde görevden alınmasını öngördüklerimin yukarıda bahsettiğim hesap sormayla direkt bağlantısı olmayacak. UBP içi dengeler, kurultay sürecinde tutulan saflar bir sebep. Diğeri ise, bakanlık paydaşlarıyla sürekli sorun yaşayıp çözüm üretemeyen ve gerçekten görevlerinde çok başarısız olanlar. Bu sebeplerden dolayı bu süreç kaçınılmaz gibi görünüyor.
Çok başarılı bir bakan var mı sorusunun yanıtının “hayır” olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Ancak bazıları o kadar çok kötü ki, alanlarında herşey daha da geriletildi.
Meclis başkanlığı krizi her na kadar erken seçimi çağrıştırsa da Başbakan Ünal Üstel’in “2027’ye kadar hükümetteyiz” sözü doğrultusunda ilerlediğimizi görüyorum. Bu doğrultuda bahsedilen “şimdi çalışma zamanı” sözü yenilenen kabineyle inandırıcı hale dönüşebilir. Mevcut kabinenin ruhu tükenmiştir. Bütçenin geçmesi, ardından kabinenin yenilenmesiyle birlikte cumhurbaşkanlığı seçimi ve Kıbrıs sorunu da gündemimize gelebilecek.
Dilerim, hükümetin ekonomik ve toplumsal sorunlara kafa yorduğu, Cumhurbaşkanı’nın da Kıbrıs sorunuyla ilgili yapıcı adımlar attığı günler çok uzak değildir.