Ülkemizde maalesef sanayileşen süt ürünlerinin ardından karpuz gibi meyvelerin de tadını unutmuş olduk.

Temel tüketim maddelerimizden olan bu ürünlerin piyasa ücretlerinin çok pahalı olduğunu bir not edelim. Ama yazının konusu pahalılığın lezzeti kaçırması değil, maliyet düşürme tekniklerinin bize yaşattıklarıdır.

Adı hellim olan, ama görüntü ve tadı hellimin çok ötesinde farklı bir şeye benzeyen “hellim” denilen ürün, maalesef doğal lezzetinin çok ötesinde tat alınmayan bir noktaya geldi.

Hatta bazı hellim markalarını tavaya attığınızda peynir gibi erir, gabiralığa koyduğunuzda eriyip tellerin arasına gömülür bir şekle dönüştüğüne bile tanıklık ediyoruz.

Yoğurt ise son yıllarda çok hızlı bozulan bir ürün haline gelenler arasındadır. Maliyet düşürmek için kullanılan üretim teknikleriyle yoğurt bozuldukça bozuluyor.

Lezzeti kaybetmesi bir yana hızlıca sulanması ve ekşimesi de olması gereken ana hammadde oranının düştüğünün göstergesidir.

Karpuza gelince, daha da üzülüyorum. Kabak aşısıyla üretilen karpuzu kestiğinizde çok hoş kokuyu almaya devem ediyorsunuz. Ama yemeğe kalktığımızda tanımsız, halk tabiriyle saman gibi bir karpuzu tatmaya mecbur bırakılıyoruz.

Karpuz tarlalarının içinde büyüyen biri olarak bu çok ağırıma gidiyor. Kabak aşısından üretilen lasanlarla hem daha erken hasat, hem de daha dayanıklı anaçlar oluşuyor. Karpuzun daha hızlı ve daha fazla üretilmesi için uygulanan bu yöntem tüketici için çoğu zaman boşa ödenen bir paraya dönüşüyor.

Hellim ve sütteki lezzetsizlikle ilgili birçok iddia, her geçen gün daha yaygın bir vaziyette duyulmaktadır. Birçoğuna inanmakla birlikte ispatı olmadığı için buraya yazmayacağım.

Gelinen noktada, tüketici hellim ve yoğurdun el yapımını bulabildiğince tercih ediyor. Bulamıyorsa da kötünün iyisine yönelmek zorunda kalıyor. Ben de aynı noktadayım.

Piyasanın çok üzerinde satılan ama hellim yediğimi anladığım ürünü tercih ediyorum. Yeniboğaziçi’nden çıkıp Lefkoşa’ya kadar ulaşıp bize yoğurt lezzetini anımsatan markayı tercih ediyorum.

Ne yapılması gerektiği sorusunun yanıtı çok kolay, ama maalesef irade gösterecek iktidar bizim ülkemizde yok. Hellim ve yoğurtta hammadde kullanımı ve geleneksel lezzetin neden yok edildiğini uzmanlar zaten biliyorlar, sohbet ortamlarında söylediklerini resmi görevlerinde uygulasalar bu sorun çok rahat çözülür.

Karpuzun çözümü ise çok daha basit. Kabak aşısının yasaklanması. Türkiye bu sorunu çözdü ve kabak aşısından lasan üretenlere ağır cezalar verilmesinin yolunu açan düzenleme yapıldı.

İktidarsızlık, daha fazla kar için kaliteden ödün vermenin önünü açıyor. Tek isteğimiz düzenleme ve denetim. Aslında beklentimiz bu kadar tavana inmiş durumda, vay halimize…