Hükümetlerin kalem oyunlarıyla belediyelerin hakkını nasıl gasp ettiğiyle ilgili istatistiki rakamların verildiği 13 belediye başkanının düzenlediği basın toplantısında, haklı bulduğum ama mücadelesine geç başlandığını düşündüğüm taleplerinin göz ardı edilmemesi gerekir.

Belediyelerin batak olduğu söylemleri ve bugün gündemde olan belediyelerle ilgili reformu haklılaştırma çabalarına karşı duruş olarak düzenlenen basın toplantısının ana felsefesi, eğer merkezi yönetim yerel yönetimlere yasal haklarını verir ve yerel gelirlerin hayat pahalılığı oranında güncellemeyi yaparsa hiçbir belediyenin batmayacağı, hatta daha çok yatırım yapabilecek bir noktada olunabileceğine odaklıydı.

Hükümete mensup partilerin ve UBP tarafından desteklenen bağımsız belediye başkanlarının katılmadığı ve onların haklarının da arandığı basın toplantısında, belediyeler, “hırsızlık”, “ihmal”, “umursamazlık” ve “beceriksizlik” olarak özetledikleri mevcut ortamla ilgili düzenlemeler bekliyor.

Belediyelerin kaybının büyüklüğü, hesaplamaların yapılmasının ardından daha net görülmesiyle, belediye başkanları da bu haklarını alabilmeleri durumunda hayal veya vaat ettikleri birçok projeyi gerçekleştirebilecekleri serzenişinde bulundular.

Devletin yerel gelirlerin yüzde 9’unu belediyelere vermesi gerektiği düzenlenen yasanın ilgili maddesinin bazı kalem oyunlarıyla rakamların düşürülerek belediyelere haklarının çok altında ödeme yapıldığı rakamlarla ortaya konuldu. Belediyelerin son beş yılda yüzde 37’ye varan kaybı olduğunu düşündüğümüzde, belediye başkanlarının ısrarla tekrarladıkları “hırsızlık” ifadesi kabul görür bir hal alıyor.

Öngörülen gelir üzerinden belediyelere devlet katkısı yapılırken bazı yıllarda elde edilen gelirin öngörülenin yüzde 50 fazlası olduğu da görülmektedir. Ancak öngörüleni ödeyen merkezi yönetim gerçekleşeni ödemiş olsa örneğin 2019 yılında yüzde 50 daha fazla ödeme yapılması gerekecekti.

Merkezi yönetimlerin gücünü yerel yönetimlere kaptırma korkusu içinde olduğu bizim gibi demokrasisi yavaş ilerleyen toplumlarda bu beklentiler cevap bulmaz. Kayıplarının geri ödenmesini talep eden belediyelerin isteklerinin olacağını düşünmüyorum. Merkezi yönetim, “Battılar” diyerek sayılarını azaltmaya odaklandığı bu uğurda seçimleri ertelediği bir dönemde belediyelerin yüzmesini sağlayacak böyle taleplere kulak tıkar.

Devlet katkısındaki kayıpların ödenmesiyle ilgili olarak da mahkemeye başvuru sürecinin geçtiğini düşünüyorum. Eğer hükümetin üzerinde biraz baskı hissedecek başka adımlar atılırsa, onlar da yeni yasaya odaklandıklarını belirtip, bu endişeleri reforma havale edip günü kurtaracak.

Bizler de önümüzdeki günlerde belediyeler reformunu, belediye sayıları bazına indirgenmiş kısır bir tartışmanın içinde konuşacağız.

Benim görüşüm, belediyelerin isyanı haklı, geriye dönük kazanım şansı düşük, ancak bugünü ve yarını kurtarmak için mücadele bir yerden başlamıştır…