Bir Zamanlar Kıbrıs dizisinin tarihimize ışık tutuğu iddia ediliyorsa, ki ilk bölümün ardından bu söylemin devam ettiğini gördükçe, dizi bu açıdan eleştiriye açık hale gelmiştir

Tarihsel bazı kesitleri alıp kurgulayarak bir seneryo yaratılmasıyla dizinin çekimi yapılmış, karakterler ve kişilerin kurgu olduğu belirtilseydi altta yapacağım eleştrileri getirmeyecektim.

Öncelikle belirtmem gerekir ki dizi oyuncuları, çocuklar dahil rollerini çok iyi yaptılar. Bu açıdan başarılı bir çalışma olan dizi Kıbrıs tarihi açısından ciddi hatalar içeriyor.

Dizinin tanıtım döneminden itibaren tarihi gerçeklerin öğretileceği bir projeden bahsedilirken hep tarihsel hatalar yapılmamasını dilerdim. Ama malesef “keşke Kıbrıs tarihini bilen birine danışsaydılar” demekten kendimi alamıyorum.

İkilemde kaldığım nokta; ciddi tarihsel ve siyasi hatalar, bilgisizlikten mi yoksa kasıtlı mı yapıldığıdır.

EOKA’ya üniforma giydirilmesi, vahşet fotoğraflarının yaralıların göğüsüne alçıyla gizlenerek değil de posta ile Türkiye’ye ulaştırılması gibi hataları es geçerek, konuya farklı bakış açısı getirmeye çalışacağım.

İstanbul dışında çekilen Türkiye’deki sinema filimleri ve dizilerde beni en çok etkileyen, kullanılan şive ve yaşam şekliyle o bölgelerin kültürü hakkında izlenimler edinmemdir. Karadeniz, Güneydoğu ve Ege bölgelerinde çekilen dizler bu nedenle beni çok etkiliyor.

Kıbrıs’ın tarihini işleyen bir dizide Kıbrıs şivesinin kullanılmaması bu gerçek ışığında bakıldığında kasıtlı yapılmıştır. Ve politik bir tercihtir.

Kıbrıs’ta ayrı bir kültürün varlığının kasıtlı göz ardı edildiği saptamamdan yola çıktığımda tarihsel ciddi hataları da bu bağlamda değerlendirmeye devam etmeye ihtiyaç duyuyorum.

Dizi, 21 Aralık 1963 tarihiyle birlikte başlamıştır. Malesef, o gün ne olduğu sonraki gün neler yaşandığı es geçilerek 23 Aralık sonrası yaşananlar 21 Aralık’ta yaşanmış gibi yansıtılması tarihin saptırılmasının ilk göstergesiydi. Dizi bize farklı bir 21 Aralık Kıbrıs göstermiştir.

Dizi dönemin siyasi karakterlerine benzeyen kişilere rol vererek, hatta mimiklerini bile yansıtmakla, tarihsel gerçekliğe önem verdiği görüntüsü yaratmıştır.

Ancak, 1963 olaylarının yükü o dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Başkan Vekili olan Kıbrıslı Türklerin toplumsal lideri Dr. Fazıl Küçük’te olmasına rağmen kasıtlı olarak tarihteki rolü silindi. Nedenini anlayamadım. Dizide, Denktaş o dönemin ana lideri olarak yansıtılırken; Dr. Küçük, Denktaş’ın ofisine gidip, ondan bilgi almaya çalışan silik bir karakterle yansıtılması tarihin saptırılmasının en vefasızıydı.

21 Aralık 1963 tarihinin Kıbrıslı Türkler açısından en önemli dönüm noktasını oluşturan ise gizli örgüt TMT’nin yer yüzüne çıkması ve mücadelesini artık açıktan yürütmesiydi. Ve tartışma kabul etmez şekilde 1974’e kadar Kıbrıslı Türklerin askeri mücadelesinin simgesi olan TMT’nin 1957’den beri verdiği mücadele dizide EOKA kadar değer görmedi.

Kıbrıslı Türklerin çaresiz olarak yansıtıldığı 21 Aralık sürecinde TMT’nin yok farzedilmesiyle Kıbrıslı Türklerin adada varolmak için o dönemde verdiği amansız mücadelenin inkarı manidardır. Türkiye’den gelen kahramanın tek başına Kıbrıslı Türkleri kurtarmaya başladığı dizide Kıbrıslı Türklerin sanki hiçbir mücadele etmemiş ve mutlulukla o kahramanı bekliyor konumda yansıtılması tarihin farklı yorumlanmasını kasıtlı olarak sağlamıştır.

Kıbrıslı Rumların Türklere zulüm yaptığı ve Kıbrıslı Türklerin çektiği acıların inkar edilmesi değildir yukarıda yazdıklarım. Evet, o acılar çekildi de doğru aktarılması beklentisidir benimkisi. Ya da bu dizinin Kıbrıs tarihine ışık tuttuğu iddia edilmemelidir.

Bu dizinin Kıbrıs tarihine ışık tutuğunu halen söyleyenler, Kıbrıs tarihini bilmiyorlar demektir. Ya da Kıbrıslı Türklerin TMT başta olmak üzere adada var olmak için verdiği mücadelenin tarihten silinme gayretine çanak tutuyorlar.