Seçim malzemesine dönüşen Mağusa-Yeniboğaziçi ve İskele emirnamesiyle ilgili yaşanan son gelişmeler hiçbir şey yapma niyetinde olmadığıyla ilgili daha da düşündürücü hale geldi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ın ısrarla arkasında durduğu imar planında tamamen yalnız bırakıldığı Müteahhitler Birliği ile hükümet görüşmesinde kendini net olarak göstermiştir.

Yılbaşı öncesi hükümet krizine dönüştürülen ve yürürlüğe girip girmediğini bile anlayamadığımız o günlerde hükümetin, yürürlükteki emirnameyi 6 ay daha uzatarak krizi Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar halının altına süpürme hamlesi müteahhitlerin eylemiyle bozuldu.

Yeniden gündeme gelen ve müteahhitlerin geçtiğimiz hafta iki gün yaptığı eylemle bir komite kurulmasına dönüştürülen imar planının samimi olarak gündeme gelmeyeceğini gösteren bazı ipuçlarına bakmak gerek.

Birincisi çözmek istemediğin bir konuyu komite ya da komisyona devret siyasi argümanı eylemi sonlandırmak için devreye konulmuştur.

Tabii hükümetin hesaba katmadığı bir nokta vardır. Komite oluşturulmasıyla sorunu seçim öncesi gündemlerinden düşüreceğini hesaplayan Cumhurbaşkanı adayları Ersin Tatar ile Kudret Özersay, seçime daha yakın bir tarihte müteahhitleri yeniden kapılarında göreceklerini öngörmeme hatasına düştüler. Aslında sorunu hemen çözüp seçime yakın böyle bir konuya yıpranmalarını önlemeleri gerekirken, tam tersine günü kurtaracaklar diye önümüzdeki ay kendilerini daha zor bir pozisyona sokacaklar.

En acısı ise hükümet ortakları konuyu müteahhitler ile görüşürken, imar planının mimarı Ayşegül Baybars’ı yok saydılar. Bunu da konuyu seçim öncesi çözme niyetlerinin olmadığının göstergesi olarak görüyorum. Nasıl yok saydıklarının ortaya çıktığı ve müteahhitlerin şaşkınlık içinde bizlerle paylaştığı yaşananları da aktarmak yerinde olacaktır.

Cuma günü eylem sırasında, başbakanlıkta, başbakan ve yardımcısı Müteahhitler Birliği heyetiyle görüşürken, dışarıdaki eylemcilerin yanına gelen İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, “İçeride toplantı ve siz neden orada değilsiniz?” şeklindeki soruya “bana haber vermediler” yanıtını vermiştir.

İçeride toplantı esnasında da dışarıdaki diyalogdan habersiz olan heyet ile tatar-Özersay görüşmesi sırasında Baybars’ın neden toplantıda olmadığı konusu açıldığında “bakanı toplantıya çağırmayı unutmuşlar” yanıtı verildi.

Görülüyor ki artık Özersay da Baybars’ın arkasında yeterince durmamaktadır. Bunun Baybars’ın inadında onu haksız görmesinden mi kaynaklandığı, yoksa seçim sürecinin bir yansıması mı bilemiyorum.

Ama bilinen bir gerçek varsa, Tatar ve Özersay’ın müteahhitler ile olan görüşmeye Baybars’ı dahil etmemeleri, müteahhitler arasında çok yadırgandı ve konuyu benimle paylaşanların hepsinin ortak yorumu “Ayşegül Baybars’a ayıp ettiler ve sorunu çözme niyetleri yok” şeklindeydi.

Eylemde UBP’li olduğunu bildiğim çok sayıda müteahhidi gözlemlemekle birlikte merakımı ve cevap bulamadığım soruyu onlara da yönelttim. Müteahhitlere imar planının UBP tarafından neden kabul görmediğini sorduğumda, “bölgede büyük arazileri olan UBP milletvekilinden dolayı” yanıtını aldım ve bazıları “eğer büyük araziler sahibi olan ve sadece bireysel rantını düşünerek sürekli imar planına karşı söylemde bulunan milletvekili kim ona bak” dediler.

Bunu araştıracak değilim ama UBP liderliği bir türlü çözüm bulmadığı için her kesimi rahatsız eden imar planıyla ilgili yapıcı bir adım atmalı ve beklide üyelerini de rahatsız eden bu milletvekilinden yola çıkmalıdır. Seçim sonrasına ötelenen bu sorun daha büyük sonuçlar doğuracaktır.

Yukarıdaki ifadelerimden de anlaşılabilmekle birlikte tekrardan net olarak ortaya koymam gerekiyorsa oluşacak komite imar planıyla ilgili sorunu çözmeye yönelik değil, sorunu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar gündemden düşürmektir.

Siyaset artık böyle oyunlarla yürütülmekten kurtarılmalıdır.