Seçimlere bir buçuk ay kala tüm partilerin aday sıralamaları da yapıldı ve propaganda dönemi hazırlıkları yoğunlaştı.
Birçok partinin aday belirleme ve sıralama süreçleri sancılı geçerken, eleştirilerin merkezinde olan parti başkanları, süreci yönetirken her türlü riski göze alarak adımlar attılar.
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ü atılan en tehlikeli adımdan Yüksek Seçim Kurulu kurtardı. Mevcut milletvekili ve bağımsızların parti meclisi kararıyla adaylıklarının ilan edilmesi sonrası süreçte kadın kotası da eklenince çok az sayıda kişiye adaylık şansı kalacağı için büyük yaygaralar kopabilirdi. Kontenjan talep eden bağımsızlar yanında herkesin ön seçime girmesi Özgürgün’ü bir dertten kurtardı.
Özgürgün’ün bana göre attığı riskli adım kontenjanların belirlenmesidir. En yakın çalışma arkadaşları, hatta bir önceki ilçe başkanının kontenjandan aday olması biraz tuhaf kaçtı. Bu isimlerin üyenin onayıyla aday olmasından korkulduğu izlenimi verilmesi, seçim sonuçlarına da yansıyabilir. Bana göre Resmiye Eroğlu ve Olgun Amcaoğlu, kontenjan adayı olmasaydı kazanma şansları çok daha yüksekti. Kontenjan adaylarını belirlemede 3. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun daha fazla desteğini alacak şekilde bir strateji izleyen Özgürgün, partiye dışarıdan oy getirebilecek isimler bulmaya yönelmedi.
Aday belirleme sürecinin geneliyle ilgili büyük riski alan CTP genel başkanı Tufan Erhürman, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşan kontenjan adaylar belirledi. Seçilen bazı isimlere itiraz olmakla birlikte, ortam sakinleşti. Ancak bu adayların mensubu oldukları kitlelerden partiye oy kaydırabilecekler mi net değil. Eski başbakanların da arasında bulunan uzun süredir vekillik yapanların aday olmamaları partinin yeni ve daha genç bir listeyle seçmenin önüne çıkmasının yolunu açarken, bu isimlerin bazılarının da parti için çalışmayacakları izlenimi ediniyorum ve da CTP için bir handikaba dönüşebilir.
Kıbrıs Türk siyasetinin en tecrübeli parti başkanı olan Serdar Denktaş, “bütçe ve ülkedeki işleyiş için seçimin zamanı değildir” söylemini bugüne kadar taşırken, propaganda döneminde de bunu devam ettirecek. Seçime hazır olmadığı için böyle bir söylemde ısrarcı olarak görülen Serdar Denktaş’ın önceki gün KIBRIS Gazetesi’ndeki açıklamasına baktığımızda seçim arifesinde zam kaçınılmaz gibi olacak. Bu süreç sonrası Serdar Denktaş, seçime hazır değil, demek ki barajı aşamaz algısının esiri olacak ya da zamlar art arda gelince ortaya koyduğu öngörünün olumlu yansımasını görecektir.
Partisinin başarısını artırmak amacıyla kendi siyasi geleceği için en riskli kararı Cemal Özyiğit aldı. Kendinin milletvekili seçilme olasılığını riske atacak şekilde toplumun büyük takdirini alan doktorları aday göstererek büyük bir fedakarlığa imza atan Cemal Özyiğit başkanlığında TDP’nin gireceği ilk milletvekili seçimi sonrasında da bu riskin partiye artı vekil kazandırıp kazandırmayacağını göreceğiz.
TKP’ye baktığımızda ise aylar öncesinden Mustafa Emiroğluları’nın partisindeki disiplin soruşturması sürecini yeni bir parti kurmaya yönelten Mehmet Çakıcı, en riskli yola giren politikacıdır. TDP’deki yeni dönem vekillik şansı yerine TKP’yi yeniden canlandırmak hedefiyle çıktığı yolda partisi baraja takılırsa milletvekilliğine veda etmiş olacak.
Bu seçimlerde gözler hep Halkın Partisi üzerinde. Nasıl bir oy alarak meclisteki aritmetiği ne şekilde değiştireceği sorusuna her yerde rastlıyorum. Halkın Partisi’nde başkan Kudret Özersay, aldığı riskle kırdığı yol arkadaşlarını propaganda sürecinde ne kadar yanına çekeceği muallak. Adayları belirlemesi gereken parti meclisine kendi hazırladığı 50 isim ve sıralamalarıyla giderek onay alan Kuderet Özersay, sıra beğenmeme konusunda en büyük sıkıntıyı yaşayan parti başkanıdır. Üye ya da parti meclisi sıralasa, enerjisini dargınları yeniden kazanma yerine propagandaya yoğunlaştırabilecekti.
Görüldüğü gibi çetrefilli bir ortam olan politikada alacağınız riskler sizi şahlandırabileceği gibi yok edebilir de, hatta bir değişim olmazsa, risk gibi görünenlerin risk olmadığı gerçeği de ortaya çıkabilir. Yukarıda saydıklarımızın ne derecek risk olduğu ve bu riskin yansımalarıyla kimlerin iyi bir risk aldığını seçim sonuçları bize gösterecektir