Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yeni siyasete göre egemen eşitlik temelinde bir anlaşma olacaksa iki devletin iş birliğiyle olacağını vurgulayarak, “Bu bizim için çok önemli dönüm noktasıdır. Bu adadaki varlığımızın sürdürülmesi bakımından çok önemli bir kilometre taşıdır” dedi.
KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olmasının ardından Avrupa Birliği’nin yaptığı açıklamaya tepki gösteren Tatar, “Bu gaflet ve delalet içerisinde bizlere hiçbir eşitlik hakkı görmeyen AB’ye buradan sesleniyoruz. Kıbrıs Türk halkı bağımsızdır. Kıbrıs Türk halkı ayrı bir halktır” vurgusu yaptı.
“Kıbrıs’ın gerçekleri onların gördüğü gerçeklerden çok farklıdır” diye konuşan Tatar, AB ile olan ilişkileri tekrar değerlendirme noktasına gelebileceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar, 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı kutlamaları çerçevesinde Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’ndaki törende konuştu.
Tatar, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının her zaman sevincinde, üzüntüsünde, marazında anavatanı Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte olduğunu belirterek, 15 Kasım Cumhuriyet Bayramını buruk kutlamanın üzüntüsü içerisinde olduklarını söyledi.
İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde meydana gelen hain saldırıyı lanetleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Elleri kırılsın” dedi. Tatar, saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaslı ailelerine, Türk milletine başsağlığı ve tüm yaralılara acil şifalar diledi.
-“Hiç yılmadık”
Kıbrıs Türk halkının çok acılar çektiğini, göçler yaşadığını, soykırımlardan geçtiğini dile getiren Tatar, “Evlatlarımızı diri diri o mezarlarda bulduk ve gördük ama hiç yılmadık. Çünkü her zaman Beşparmaklardan Toroslara baktık. Her zaman anavatanımıza baktık” diye konuştu.
20 Temmuz 1974 Cumartesi sabahında Mehmetçik adaya adım attığında Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşmanın mutluluğu içerisinde olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının adada varlığını sürdürürken hep anavatana bakarak, milli politikayı, milli siyaseti özünde benimsediğini vurguladı.
“Türk milletinin kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkının temsilcileri olarak bu siyaseti yürütürken bunun bahtiyarlığı içerisindeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC’nin kuruluşunun 39’uncu yıl dönümünde, jeostratejik, jeopolitik dünyada değişen küresel dengelere ve Ukrayna savaşına işaret etti.
Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan’da KKTC’nin önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC’nin, hem Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve geleceği bakımından, hem de büyük milletin kendi varlığı, güvenliği için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha müşahede ettiklerini söyledi.
-“Bize bırakılan miras çok önemli”
Başta Bağımsızlık ve Özgürlük mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve onların dava arkadaşlarını, bu uğurda şehit düşenleri yad eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Onların bizlere bıraktığı bu mirasın bizler için ne kadar önemli, kıymetli ve değerli olduğunu bütün Türk dünyasıyla buradan paylaşmak istiyorum” dedi.
İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde adada Kıbrıs Türk halkının neler çektiğini ataların çok iyi bildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Tatar, 1878’de Osmanlı askeri adayı terk ederken gözyaşlarıyla Türk askerinin adaya geri geleceği dualarıyla Kıbrıs Türk halkının mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti.
Kıbrıs Türk halkının Anadolu’ya bakarken Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarına dua ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, başarıların Kıbrıs’ta büyük bir sevinçle takip edildiğini söyledi. Kıbrıs Türk halkının kendi mücadelesinde de Atatürk ve silah arkadaşlarından ilham aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Atatürk’ün mücadelesi ve başarılarının dünyadaki tüm mazlum devletlere ilham kaynağı olduğunu belirtti.
İngiliz sömürge döneminde bütün baskılara rağmen Kıbrıs Türk halkının milli değerleriyle bu topraklarda var olmanın gururu içerisinde olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının hiçbir zaman onurunu, şerefini, haysiyetini, kopmaz bir parçası olduğu Türk halkının, Türkiye’nin soylu tarihinden gelen emanetini hiçbir zaman başkalarının ayakları altında çiğnetmediğini vurguladı.
“Direndik, şehitler verdik, bedeller ödedik ve işte şu anda bir Türk devletine sahip olmanın mutluluğu bahtiyarlığı içerisindeyiz” vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, Rum-Yunan ikilisinin şımarık hareketlerine, İngiliz sömürge yönetiminde Yunanistan’dan Kıbrıs’a aşırı nüfus aktarılmasına dikkat çekti. Bu dönemde Kıbrıs Türk halkına, “Siz Osmanlısınız geri Anadolu’ya dönünüz” denildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Dik durduk, hiç pes etmedik” diyerek, EOKA’cılara karşı Milli Mukavemet Teşkilatı’nın kurulduğunu kaydetti.
1955’te başlayan görüşmelere değinen Cumhurbaşkanı Tatar, İngiliz Parlamentosu’nun tutanaklarında, “Kıbrıs’ta iki ayrı halk olduğu, o halkın bir tanesinin Türk halkı olduğu ve dolayısıyla kurulacak olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit halkından bir tanesi olan Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkının bulunduğunun” yer aldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Şu anda bizim sürdürmekte olduğumuz siyasetin temelinde, işte o zaman ifade edilen Kıbrıs kuruluş anlaşmalarında bize hak verilen egemenlik hakkımızın daha da güçlendirilmesiyle ancak bugün KKTC’ye sahip olmuşuzdur” diye konuştu.
Lozan Anlaşması’nın 16’ncı maddesine işaret eden Tatar, “Orada açık ve net ifade edilmektedir, Kıbrıs’ta bir statü değişikliği olacaksa, yani İngiltere buradan ayrılacaksa o zaman TC yine burada söz hakkı olacaktır” şeklinde kesin ifade olduğunu söyledi.
Dönemin TC Başbakanı Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun öngörüleriyle ve ortaya koydukları vizyonla TC’nin 1960 anlaşmasının garantör bir ülkesi olduğunu anlatan Tatar, Makarios’un daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan, “bu sadece Enosis’e bir sıçrama tahtasıdır” sözünü sarf etmesine dikkat çekti.
Yunanistan ve Helen dünyasının hayalinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkına yapılan saldırılar, EOKA’cılar, teröristler, çeteciler ve Kanlı Noel’de yaşananlara dikkat çekti.
-“1974 bizler için gerçekten bir dönüm noktasıydı”
Papadopulos, Grivas, Yorgacis ve diğerlerinin Kıbrıs Türk halkını toplam bir katliamdan geçirmek, yok etmek için saldırılarda bulunduğunu dile getiren Tatar, “Biz yine mücahitlerimizle bu topraklarda halkımızın geleceği için direnmeyi bildik, anavatanın desteğiyle cansiperane savaştık ve 1974 bizler için gerçekten bir dönüm noktasıydı” dedi.
15 Kasım tarihinin Geçitkale-Boğaziçi katliamlarının da yıl dönümü olduğunu ifade eden Tatar, 1967 yılında Yunanistan’dan adaya gelen Albay Grivas’ın, terörist çetecileriyle Kıbrıs Türk halkına yaptıkları saldırıları unutmadıklarını vurguladı.
15 Temmuz 1974’te Yunanistan’daki cuntacıların buradaki iş birlikçileriyle Kıbrıs Türk halkına saldırıda bulunmak için Makarios’u darbeyle indirdiğini, Anayasal bir suç işlediğini ve o akşam Doğu Akdeniz’de ikinci Yunan Cumhuriyeti’ni ilan ederek, Anayasa’yı ihlal ettiğini söyledi. Kıbrıs Türk halkının o gün yine Anadolu’ya, Türkiye’ye baktığını vurgulayan Tatar, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve yardımcısı Necmettin Erbakan’ın talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geri dönülmez bir yola girdiğini ifade etti.
20 Temmuz Cumartesi sabahında Mehmetçiğin adaya adım atmasıyla artık Kıbrıs’ta yeni bir dönem başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Artık bunun geri dönüşü yok. Sınırlar çiziliyor…” dedi.
Tatar, geçici olarak ilan edilen Kıbrıs Türk Yönetiminden sonra Otonom Devlet, Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 15 Kasım 1983’te KKTC’nin ilanı ile artık Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığını, özgürlüğünü, hürriyetini, egemenliğini bütün dünyada duyurduğunu vurguladı.
“Bizim hep gönlümüzden geçen Kıbrıs’ta iki egemen eşit halkın bir tanesi olarak bu topraklarda varlığımızı sürdürebilmektir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la çocukluk ve gençlik yıllarımda sohbet ettiğini anlattı.
“Hep bana söylediği, evet o zamanlar federal çatı için görüşmeler sürerken bile kendisinin gönlünden geçen o çatı altında iki egemen tarafın birlikte kuracakları bir federal yapı ile Kıbrıs’ın geleceğine yöne vermekti” diye konuşan Tatar, ancak Kıbrılı Rumların hiçbir zaman Kıbrıs’ta Kıbrıs Türklerini eşit olarak görmediğini kaydetti.
Adanın tarihinde çok acılar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “350 seneye yakın Osmanlı Devleti’nin hükümdarlığında olan bu adada Rum-Yunan ikilisi hiçbir zaman tek egemen devlet olamamışlardı” dedi. Rum ve Yunanların Kıbrıs’ı topyekün Yunanistan’a bağlama hayallerinin siyasetini güttüğünü dile getiren Tatar, Annan Planı’nda ve Crans Montana’da olduğu gibi eşitlik temelinde bir anlaşmaya yanaşıldığında masayı terk ettiklerini, masayı devirdiklerini söyledi.
“Gönüllerinde yatan onların amacı sıfır asker sıfır garanti” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
“Yani Kıbrıs Türklerin 1974 öncesine götürmek, Türk askerinin buradan ayrılması ve bizi ileride ilk önce belki federal ama Kıbrıs Cumhuriyeti’ne evrimleşecek bir yapıyla Kıbrıslı Türklerin azınlık durumuna düşürülmesi ve nihayetinde AB kuralları içerisinde serbest dolaşım, serbest yerleşim, özgürlüklerin hepsiyle birlikte burayı uzun vadede bir Yunan adasına çevirmek hayalleri içerisinde olan Rumlara verdiğimiz cevap, ‘artık yeter’, yeni siyaset egemen eşitlik temelinde, eşit uluslararası statü yani ileride bir anlaşma olacaksa iki devletin iş birliğiyle bu memlekette bir anlaşma olabileceğini ve ne mutlu bize ki bu siyasetin TC’nin tam desteğiyle bütün dünyaya da haykırmış oluyoruz.”
“Bu bizim için çok önemli dönüm noktasıdır. Bu bizim için Kıbrıs Türk halkı için gerçekten yeni siyasetin kökleşmesi ve benimsenmesi bizim bu adadaki varlığımızın sürdürülmesi bakımından çok önemli bir kilometre taşıdır, bunu tarih yazmıştır ve yazacaktır” vurgusu yapan Tatar, egemenlik eşitliğin iki devletin iş birliği olduğunu vurguladı.
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen eylül ayında New York’ta BM Genel Kurulu’nda bütün dünyaya, artık Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği, eşit uluslararası statüsü ve bu hakların tesciliyle müzakere süreçlerinin mümkün olacağını söylediğine dikkat çeken Tatar, şunları kaydetti:
“Artık Kıbrıs Türk halkına uygulanmakta olan ambargo ve izolasyonların kendi değer ve ilkeleriyle çelişmekte olduğunu, artık buna son verilmesi gerektiğini ve uluslararası topluma çağrısı, artık bu aşamadan sonra KKTC’nin tanınma vaktinin geldiğini ifade etmesiyle yeni siyasetimiz güç kazanmıştır.”
Geçen hafta Özbekistan’da, Semerkant’ta, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci statüsüyle oy birliğiyle kabul edilmesinin bir aşama daha tarihin değerli kilometrelerine bir taş daha üzerine koyduğunu kaydeden Tatar, “Şu anda artık bağımsız, özgür KKTC’nin temelleri daha da güçlenmiştir. Bunun bahtiyarlığı içerisindeyiz” dedi.
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve tüm Türk diplomasisine yürekten teşekkür eden Tatar, “Bizler için gerçekten uğraştılar. Bizler için gerçekten büyük çalışmalar yaptılar ve böyle bir kazanım KKTC devletinin harcına harç katmıştır” diye konuştu. Tatar, Türk devletlerinin başkanlarına da selamlarını ileterek, teşekkürlerini sundu.
KKTC’nin TDT’ye gözlemci üye olmasının ardından Avrupa Birliği’nden (AB) bir açıklama geldiğine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, AB’nin, “Asla bunu kabul etmeyiz çünkü ayrılıkçı olan Kıbrıslı Türklerin bu yoldaki başarıları Kıbrıs’ta nihai bir çözüme bir taş koyacaktır, engel çıkaracaktır” dediğini belirtti.
“Bu gaflet ve delalet içerisinde bizlere hiçbir eşitlik hakkı görmeyen AB’ye buradan sesleniyoruz” diyen Tatar, “Kıbrıs Türk halkı bağımsızdır. Kıbrıs Türk halkı ayrı bir halktır. Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda bedeller ödemiştir. Kıbrıs Türk halkının bütün samimiyetine ve iyi niyetine rağmen hiçbir zaman karşılık görememişizdir” şeklinde konuştu.
Annan Planı’na “evet” diyen Kıbrıs Türk halkına karşın, “hayır” diyen Rum tarafının bir hafta sonra AB’ye alındığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Hukuksuzluğun en büyüğünü yapmışlar ama söz verdikleri, ‘evet deyiniz ambargolar, izasyonların tümü kaldırılacaklar' diyenler bizlere verdikleri sözleri yerine getirmemişlerdir. Bunun utancı içerisinde olmaları gerekmektedir” vurgusu yaptı.
TDT’ye gözlemci üye olmasının KKTC’ye yeni kapılar açacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkını pes ettirmek, yıldırmak ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama etmek için yapılan bütün uğraşların boşa çıkacağını söyledi.
“Çünkü biz en zor günlerden gelip geçmiş, bugünlere kadar gelmiş, Cumhuriyetimizin değerini bilen yürekli insanlarız” diyen Tatar, AB’nin Kıbrıs Türk halkı ile bir yakınlık istiyorsa bu politikalarını gözden geçirmek zorunda olduğunu kaydetti.
“Çünkü Kıbrıs’ın gerçekleri onların gördüğü gerçeklerden çok farklıdır” diye konuşan Tatar, “Onun için biz AB ile olan ilişkilerimizi tekrar değerlendirme noktasına gelebileceğimizi düşünmekteyim” şeklinde konuştu.
“Bizim yolumuz KKTC’nin güçlendirilmesi yoludur” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, bu topraklarda bağımsız, özgür, hiçbir kimsenin boyunduruğu altına girmeden bir siyasetin sürdürülmesinde azim ve kararlılığın açık ve net olduğunu vurguladı.
Maraş açılımıyla artık Kıbrıs'ta yeni bir dönem başladığını dile getiren Tatar, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın ziyaretinde ele alınan yeni projelerin yolda olduğuna da vurgu yaptı.
KKTC’nin daha verimli bir noktaya gelmesi, sosyo-ekonomik yapının güçlendirmesiyle pandemi dönemi sonrasında KKTC bambaşka bir döneme hazırlık yaptığını ifade eden Tatar, KKTC’de ekonominin güçlenmesi ve halkın refah ve mutluluk içerisinde geleceğe umut ve güven içerisinde bakması için her türlü çalışmanın yapıldığının altını çizdi.
Tatar, ulusal çıkar ve güvenliğin savunulmasında KKTC’nin geldiği aşamada, bambaşka bir değer ve Doğu Akdeniz’de parlayan bir yıldız olarak halkını geleceğe taşıyabilecek bir potansiyele sahip olduğunu ve olmaya devam edeceğini kaydetti.
-Son 3 yılda 500 Milyon Euro’dan fazla silahlanma
Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Kıbrıs’a uyguladığı silah ambargosunu kaldırmasına da değinen Tatar, aldıkları rakamlara göre Güney Kıbrıs’ın son 3 yılda 500 Milyon Euro’dan fazla, harcayarak her türlü savunmanın ötesinde saldırı amaçlı silahlandığını kaydetti. Kıbrıs’ı tekrar bir tehlikeli noktaya taşıma gayretlerinin boşa çıkacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, çünkü Türk tarafının bunlara seyirci kalmayacağını söyledi. “Biz onlara hep barış elini uzattık” diyen Tatar, şunları belirtti:
“Bizim yeni siyasetimiz egemen eşitlik, eşit uluslararası statü, Kıbrıs’ta iki komşu devletin iş birliğiyle bu topraklarda varlığımızın sürdürülmesine cevaben onların bütün bu saldırgan tutumu ve adayı çok daha farklı bir noktaya çekme teşebbüsleri inşallah boşa çıkacaktır.”
1-8 Temmuz tarihlerinde Güney Kıbrıs’a yaptıklarını önerileri de hatırlatan Tatar, gerek hidrokarbon enerji kaynaklarının paylaşımında, gerek buradan sadece 40 mil uzaklıkta olan TC’ye bağlanacak bir kablo hattıyla enerji meselelerin büyük ölçüde çözülebileceğini belirtti.
TC üzerinden AB’ye kadar bağlanabilecek enterkonnekte enerji sisteminin Kıbrıs’ın tümüne büyük faydalar sağlayacağını ifade eden Tatar, Anadolu’dan getirilen 75 milyon metreküp suyun gerektiğinde Güney Kıbrıs’la da paylaşabileceğini kaydetti.
Düzensiz göçlerin önlenebilmesi için ortak bir komite kurulabileceğini de dile getiren Tatar, “Mayınların temizlenmesi için yapacağımız ortak çalışmalar, bütün bunlar Kıbrıs adasında huzurun ve güvenliğin, barış koşulların devamı için iyi niyetli yaklaşımlardır. Ama maalesef bu iyi niyetli yaklaşımlara karşın hiçbir somut öneri, hiçbir somut yanıt alamamanın üzüntüsü içerisindeyiz. Ama biz kendi görevimizi, anavatanımız TC’nin desteğiyle sürdürmenin elbette umudu içerisindeyiz” diye konuştu.
Şehitleri rahmetle anan, gazilere şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Tatar, “KKTC’nin, Kıbrıs’ta, kuzeyde bir Türk devlet olarak ilelebet yaşayabilmesi, ilelebet bizlerin varlığının sürdürülebilmesi ve Doğu Akdeniz’de değişen koşullarda anavatanımız TC ile birlikte buradaki varlığımızı güvenlik içerisinde sürdürmenin umudu ve sevinci içerisinde hepinizin bayramını tekrar kutlarım” dedi.
Türk’lük dünyasına sevgi ve selamlarımı ileten Cumhurbaşkanı Tatar, “Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar… Ne Mutlu Türk'üm diyene” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı