Ruh halimiz, “Muhalefete muhalif”

Son zamanlarda artarak devam eden bir şekilde toplumun bir bölümünde hiçbir şeyi beğenmeme tutumu yenilerinin de eklenmesiyle devam ederken, herkesten kendi istedikleri gibi davranmasını bekleyenlerin acımasız saldırılarını da daha sık görmeye başladık.

Farklı ideolojide olanların birbirini rencide edecek şekilde eleştirisinden bahsetmiyorum. Aynı görüşte olan veya birbirine yakın olanların tavırlarıdır dikkat çekmeye çalıştığım nokta.

Ali Baturay’ın, “Hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi beğenmemek ama hiçbir şey de yapmamak…  Kendisi kılını kıpırdatmıyor ancak başkalarının yaptığı hiçbir şey de onu tatmin etmiyor. Bu ülkede büyük çoğunluk bu halde; gittikçe anlaşılmaz bir şekilde çok değişik bir ruh haline büründü” saptamasına yüzde yüz katıldığım için oradan ilerlemek istiyorum.

Bir şeyler yapanları yetersiz görüyoruz, elinden gelen çabayı sarf edenleri topa tutuyoruz; ama biz eleştirdiklerimizden beklediğimizi yapmıyoruz.

Mücadelede sessiz kalıp başkalarının kendileri için mücadele etmesini bekleyenlere sarfedilen, “siz sinip kalın başkaları sizin için mücadele eder” sözü geçerliliğini yitirmeden, “ben toplumsal hiçbir mücadelede olmayım, ama mücadele edenleri de beğenmeyip onların yaptıklarını değersizleştireyim” yaklaşımı tehlikeli bir şekilde ona eklemleniyor.

Bu ruh halinin, muhalefet yapan siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerini yıldırdığını gözlemlediğim örneklerin çoğaldığını da sohbetlerden çok rahat tespit edebiliriz.

Sokaktaki hiçbir mücadelede görmediğiniz insanların, sokakta mücadele edenlerin mücadele etme şeklini beğenmediği için onların yaptıklarını değersizleştirme girişiminde bulunanların, eleştirdiklerinden talep ettikleri şekilde mücadeleye adım attıklarını da görmezsiniz. Bu kişiler, sosyal medya üzerinde birilerini yaftalama, hiçleştirme girişimleri modasının bir parçası olmaktan sıyrılamazlar.

Kendinden olmayanı duymaya tahammülü olmayanların arttığı, konsensüs ortamını zorlayanların azaldığı noktada, çatışmacı kültür baskın gelirken, toplumsal hiçbir kazanım elde etmeden her geçen gün daha çok değer yitiriliyor.

Ben dahil herkesin önce durup bir kendini değerlendirmesi ve yukarıda bahsettiğim kitlede kendisinin de görülebileceği saptaması üzerinden özeleştirisini yapmasının faydası olacağını düşünüyorum.

Herkes bir bireydir. Kimse bizim istediğimiz gibi olmak zorunda değildir. Olmasını beklemek de demokrasi ve insan haklarına aykırı bir duruştur. Birinin yaptığını beğenmiyorsak, biz daha iyisini yapmayı deneyelim.

Beğenmediğimizi eleştirip yerimizde oturmaya ve bu tavrı nakarata döndürmemizin sonu olmadığı gibi “ben eleştirdim, görevimi yaptım” egosunu tatminden öteye gidemeyiz.