Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Cumhuriyet Meclisi’ndeki muhalefete çağrıda bulunarak, “Bu gayrimeşru hükümetle halk iradesi ve demokrasi katlediliyor, artık buna ortak olmayın” dedi.

Özersay, “Yapılması gereken şey hükümetin istifaya zorlanmasıdır, bunun için birlikte mücadele edilmelidir” ifadelerini kullandı.

Partiden yapılan yazılı açıklamaya göre HP Genel Başkanı Kudret Özersay, katıldığı bir televizyon programında, muhalefetin Meclis’te kalmasının bir çözüm olmadığını belirterek, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

“Bunu yaşayarak gördüler zaten. Muhalefete rağmen birçok yasa Meclis’ten geçti. Şu anda bu gayrimeşru hükümetle demokrasi ve halk iradesi katlediliyor, muhalefet buna ortak olmamalıdır, Meclis’te böyle bir hükümete adeta sahne kurar konumdan çıkmalıdır. Son yaşananlardan sonra Meclis’teki muhalefet duruşunu gözden geçirmelidir. Muhalefet Aralık’ta belediye seçimine gidilmesinin Anayasaya aykırı olduğu biline biline kendisi de buna tamam diyerek seçime gitmek zorunda kalıyor. CTP Anayasaya aykırı olduğuna inandığı bir yasayla seçime katılmak zorunda kalıyor. Sütten ağızları yanmış olması gerekiyor. Şu anda yapılması gereken şey Meclis’te artık gayrimeşru hükümetle birlikte çalışılarak ülke yararına bir şey yapmanın mümkün olamadığını görerek, Meclis dışındaki siyasi aktörlerle ve halk iradesini ve onurunu önemseyen sivil toplum örgütleriyle birlikte örgütlenerek meşru olmayan bu hükümetten bir an önce kurtulmak için, hükümetin istifaya zorlanması için baskı kurmak, bu doğrultuda bir yol haritası ortaya koymaktır.”

Özersay ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin belediye sayılarıyla ilgili aldığı karara ilişkin olarak, “Belirsizlik ortadan kalkmadı, daha da derinleşti” değerlendirmesinde bulundu.

-“İrade gaspı karşısında gösterilecek siyasi duruş yargı yoluna başvurmaktan daha önemlidir”

“Gayrimeşru hükümete karşı Meclis kürsüsünde sabaha kadar tartışılsa bile bir şeyin değişmeyeceği” görüşünü paylaşan Özersay, devamla şunları kaydetti:

“İki şeyi birbirine karıştırmamak gerek. Anayasaya ya da hukuka aykırı olan durumlarda mücadele etme yolu sadece mahkemeye gitmek değildir. Bu hukuksuzluk karşısında Nasıl bir siyasi duruş gösterdiğiniz bazen mahkemeye yaptığınız başvurudan bile önemlidir. Sadece Meclis kürsüsünde sabaha kadar bağıra çağıra kavga etmekle olmuyor. Meclis’teki muhalefet orada kalmakla gayrimeşru olan bu hükümete sahne kurduğunun, tüm bu kötülükleri bu ülkeye yapması için bir zemin hazırlanmasına katkı koyduğunun, ortak olmaya başladığının farkına varmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin önceki iptal kararından sonra Meclis’teki muhalefet yeni bir Anayasa ihlaline, yani seçimin 25 Aralık’ta yapılmasına ortak olmak zorunda kalmıştır. Şimdi de Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğü bir belediye yapılanması ve sayısıyla seçime girmek zorunda kalıyor. Bu izledikleri yol ülke yararına olan yol değildir. Bugüne kadar yaşananlardan yeterli dersin çıkarılmış olması gerekir. Tek çıkış yolu bu gayrimeşru hükümetin istifası için Meclis’teki irade katliamına ortak olmaktan bir an önce vazgeçmeleridir. Meclis’te böyle bir hükümete bu imkanı vermeyip Meclis dışında bu hükümeti istifa etmeye zorlamak için hep birlikte bir yol haritası takip edip yeniden halk iradesine dayalı bir hükümetin kurulmasını sağlamak zorundayız. Bunun dışındaki her şey maalesef zaman kaybıdır, teferruattır.”

-“Mahkeme kararıyla belirsizlik ortadan kalkmadı… Demokles’in kılıcı enselerinde sallanmaya devam ediyor”

Kudret Özersay, Anayasa Mahkemesi’nin belediye sayısıyla ilgili aldığı yürütmeyi durdurma kararına ilişkin “belirsizlik ortadan kalkmadı, daha da derinleşti” değerlendirmesinde bulunarak, “Bu şartlarda belediye seçimlerinin çok da demokratik bir ortamda yapılacağını söylemek mümkün değildir. Aralık’ta seçilecek belediye başkanlarının ensesinde şimdi Demokles’in kılıcı gibi sallanan bir başka mahkeme kararı olacak, Anayasa Mahkemesi belediye seçimleri ertesinde davanın esasına dair kararını verdiğinde ortaya yeni idari ve hukuki sıkıntıların çıkacağını şimdiden görebiliyoruz” dedi.

Özersay “Bu ülke için çıkış yolu belediye seçimleri ve diğer yasalarla boşa zaman harcamak değil, halk iradesine dayanmayan, gayrimeşru olan bu hükümetin istifa ettirilmesi için baskı kurmaktır ve bunun da Meclis’te konuşmakla olmayacağı artık ayan beyan ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.

“Anayasa Mahkemesi’nin belediye sayılarıyla ilgili aldığı kararla belediye seçimleri konusunun netleşmediği gibi bu belirsizliğin daha da derinleşmiş olduğu” görüşünü paylaşan Özersay, “Anayasa Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurmayla ilgili kararından sonra sadece 18 belediye ile seçime gidilebileceği konusu netleşmiş oldu. Bu seçimin ertesinde mahkemenin bazı maddeleri iptal edebileceği gerçeği orada duruyor. Demokles’in kılıcı orada duruyor. Sonradan telafisi mümkün olmayan zararlar noktasında bir değerlendirme yapıldı. Ama sıkıntılar hala devam ediyor” dedi.

Belediyelerin hangi yetki ve intibaklarla seçime nasıl gidileceğinin kesin olmadığını söyleyen Özersay “Seçimin ertesinde başka iptaller gündeme gelebilir ve yeniden yasal düzenlemeler yapılabilir. Mali açıdan belediyeler seçimin ertesinde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilecekler. Bunu aşabilmek için büyük ihtimalle belediyelere verilen yetkiler kullanılarak vatandaştan tahsil edilen paraların miktarı artacak demektir. Kendi personelini ödeyebilmek için vatandaşın cebinden çıkacak çözümler üretilecek” dedi.