Ülkemizde çok kolay aşılabilecek problemlerin bile kangrenleşen soruna dönüşmesi karambolda yaşadığımız tezini güçlendiriyor.

Özellikte trafik, buna örnek gösterilecek derecede acı bir tablo barındırmaktadır.

Sürücü hataları ve altyapı eksiklileri derken, trafik kazalarının en ürkütücüsünü yıllarca tartışmanın dışında tutmuşuz.

Ülkemizdeki ağır vasıta araçlarının trafikte yer alması ne kadar güvenlidir? Bu araçların muayeneleri sağlıklı yapılabiliyor mu? Bu araçların standardını belirleyen yasa var mı, varsa güncel mi? gibi soruların yanıtını aradığımızda dehşete kapılıyoruz.

Makine Mühendisleri Odası adına Araç Kurulu üyeliği yapan Ayer Yarkıner ile KIBRIS TV’de yaptığımız programda, o konuştukça ben şoklarımı yaşıyordum. Değerlendirdiğimiz konuları bir hafta önce gazetemiz manşetinden yayınlamıştır.

Nasıl olur da kimse umursamaz diye 2 haftadır kendi kendime soruyorum.

Motorlu Araçlar Yol Trafik Yasası ve tüzükleriyle ilgili girdiğimiz her konuda ürkütücü yeni bir bilgiyle karşılaştık.

Yollarda ağır vasıta dehşetinin nasıl yaşandığını örnek kazalar üzerinden irdelediğimizde, halen bir önlem almayan yetkilileri itham etmekten geri duramayız.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın, yukarıda yüzeysel olarak bahsettiğim sıkıntıların aşılması için ihtiyaç duyulan yasal düzenleme amacıyla destek istediği Makine Mühendisleri Odası’nın görevlendirdiği Ayer Yarkıner tüm yaz geceli gündüzlü çalışarak eylül başında yasa ve tüzüklerle ilgili çalışmasını bakanlığa teslim etmişti.

Üzerinden altı ay geçmesine rağmen bakanlık üzerine düşeni yapmıyorsa, buna “yazık” dışında başka bir şey diyemem.

Programda ve sonrasında sık sık Ayer Yarkıner bakan ve müsteşarın bu konuda oldukça istekli ve pozitif olduğunu söylemesine rağmen; işler ilerlemiyorsa, bakanın da kadrolarını gözden geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum.

İnsan hayatını bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda yapılan yasal çalışma 6 ayda mevzuata uygun hale dönüştürülmemişse, bakanlık ekibi ya iş yapmıyor ya da bu çalışma bir yerlerde bloke ediliyor.

Bakan Tolga Atakan ile müsteşar Kemal Bağzıbağlı, destek verdikleri ve ısrarcı olduklarını söyledikleri böyle bir çalışmanın neden sonuçlanmadığını merak etmiyorlar mı? Bu onları rahatsız ediyorsa bunun sonucunu görmek isteriz.

 

Ağır vasıta araçlarını trafikte en riskli konuma sokan konuyu biraz açmak istiyorum.

Bazı kazalara karışan ağır vasıta araçları gibi trafikte önümüzde seyreden araçlarda da dönem dönem aşırı yükü olanlarını gözlemliyor ve irkiliyoruz.

Araçların taşıma kapasitelerinin üzerinde olan bazı yükler bizim mevcut yasal düzenlememize göre maalesef fazla değildir.

Çünkü yasal düzenlemede, araçların taşıma kapasiteleri olarak gösterilen rakam, aracın kendi yükü ve taşıma kapasitesinin toplamı, taşıyabileceği miktar olarak gösteriliyor.

Uluslar arası standartlar ve gözlemlerimize göre aşırı yüklü dediğimiz araçların taşıdığı, KKTC yasalarına göre uygun bir yüktür.

Geciken yasal çalışma bu anomaliyi bile ortadan kaldırmak için hızlandırılmalı. Bugün aşırı yükten dolayı kazaya sebebiyet veren ağır vasıta araçları yasalarımıza göre normal yük taşıdıkları için suçsuz görülebiliyorlar.

Eğimli yollardaki aşırı yüklü araçların karıştığı kazalar feci bir şekilde sonuçlanıyor. Aşırı yük ve/veya fren sistemindeki sorundan dolayı öndeki araçlarda can kayıpları yaşanıyor.

Bu herkes tarafından görülüyor, her kaza sonrası isyan ediyor, daha doğrusu sadece dır dır söylenip sosyal medyada deşarj oluyoruz. Üzerinde toplumsal baskıyı hissetmeyen siyasetçi de acil atması gereken adımlarda daha rahat davranıyor.

Ağır vasıta araçlarının yarattığı dehşetin bilimsel olarak da ortaya konulmasına rağmen, bu konuda önlem alınmasının yolunu açacak yasal düzenlemeyle ilgili 6 aydır bir adım bile atmayanlar, süreci oyalayan ve/veya bloke edenler, ağır vasıta araçlarının yol açacağı olası ölümlü kazalarda vebalin omuzlarında olduğunu bilmelidirler.