Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın tavuk eti ithalatını serbest bıraktığını açıklaması, ciddi, cesur ve birçok tartışmayı da beraberinde getiren bir adımdı.
Yurttaşın alım gücüne katkıda bulunmak için atılacak her adım desteklenir. Tavuk etiyle ilgili bu yeni pozisyon hakkındaki görüşlerimi sunabilmek için 2 gün düşünme ihtiyacı duydum.
Yerli üretimin korunmasını destekleyen bir kişi olarak bir yanımın bu karara neden sevindiği sorusuna yanıt bulmaya ihtiyaç hissettim.
Yıllardır aslında bilimsel verilere dayanmadan, gözlem ve şüpheler üzerinden hep tavuk etine karşı bir soğukluğumuz oldu.
Ülkemizde üretilen tavuk etini tüketmeyip güneyden gidip alanlar gibi, askeri kantine sadece tavuk eti almak için gidenleri de duydum. Köy tavuğu tüketiminin artması da güven sorununun varlığının işaretiydi. Ben her üç kapsama da dahil olamamış biriyim.
Piyasada bulunan tavuk etine karşı oluşan güvensizlik yanında diğer taraftan ülkemizin en büyük tekelinin tavukçuluk sektöründe yaşandığı da bir gerçek olarak ortada duruyor. Bu nedenle fiyat kıyası yapmaktan da yoksun olarak bize sunulanı tükettik, üretici de rakipsizlikten dolayı aleyhteki iddiaların tersini ispatlama gibi bir derde girmedi.
Yurtdışından gelecek ithal tavuk eti piyasada ucuzlama getirir mi? Bu, tüketicinin yanıt beklediği en önemli sorudur. Marketteki fiyatların acımasızca artış gösterdiğini yaşayarak öğrenen yurttaş, iyi habere ihtiyaç doyuyor. Pahalılığın tavan yaptığı, alım gücünün yerlerde süründüğü bu günlerde görebildiğim tek dert ucuza gıda almaktır.
KIBRIS gazetesi olarak 3 gündür konuyla ilgili tüm tarafların görüşlerini yansıtan haberlerle gündemdeki tartışmanın kamuoyu önünde objektif tartışılmasını sağlıyoruz. Herkesin konuya ne açıdan baktığını okuyup kanaatlerin spekülatif dedikodularla değil doğru bilgilerle oluşmasına umarım bir katkımız oluyordur.
Ticaret Odası ve Sanayi Odası’nın ithalat karşısındaki klasik duruşlarının tekrarı vardı ve bu sürpriz değildi. Yerli üretiminin korunmasına hassasiyet göstermediğini bildiğimiz bazılarının yerli üretim korumacısı kesilmesi ve her demecinde üretim diyenlerin, ithal iznine destek vermeleri üzerinde durulması gereken bir noktadır. Neden bu kesimler ana duruşlarının dışında bir söylem geliştirdiler. Belki de bunun üzerinde en fazla durması gereken de Mustafa Hacı Ali Ltd yetkilileri ve kamuoyudur.
Gazetemizde 2 gündür yayınlanan konuyla ilgili haberden iki açıklamaya dikkat çekmenin yerinde olacağını düşünüyorum.
Hayvan Yetiştirici ve Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları’nın açıklaması “kuşun aklı darıda” dedirtecek cinsten. Tavuk etinin ülkeye kilosu 8 TL’den gelmesi durumunda kırmızı et tüketiminin azalacağı endişesini aktaran Naimoğluları’nın hiçbir şekilde yurttaşın ucuz ürün tüketmesinin umurunda olmadığı ve sadece kendi sattığı ürünün tüketimiyle ilgilendiği görülüyor. Üstlendiği göreve göre bu duruş doğal olabilir ama benim ayıpladığım bir bakış açısı olduğunu belirtmek isterim.
İthalatın ana muhatabı olan Mustafa Hacı Ali’nin gazetemizde dün yayınlanan demecine bakıldığımızda, kendilerinin Naimoğluları’ndan farklı düşündüğünü görüyoruz.
Hacı Ali, Türkiye fiyatları ve ithalat girdilerine bakıldığında yurtdışından getirilecek beyaz etin daha ucuza satılamayacağı ve kendilerinin bu süreçten etkilenmeyeceğini belirtti.
Ben de uzun vadede ithalat işinin verimli işlemeyeceğini, çünkü pazarlama ağı çok iyi kurulan Kırnı piliçleriyle rekabet edebilecek ithalatçının çok ciddi bir bütçeyi buna ayırması gerektiğini düşünmekteyim. Buna cesaret edebilmek için de çok uygun fiyata beyaz et pazarını yakalaması önkoşuldur.
Yarının dünkü gibi olmayacağının bilinciyle, bu süreci yaşayıp göreceğiz. Ama süre içinde yerli üreticinin de piyasaya ithalatçının girebilmesi durumunda fiyat düşüreceği ve bir süreliğine tüketicinin daha uygun fiyata tavuk eti alabileceğini düşünüyorum.