Kıbrıs'ın ekonomnisi, 2003 yılında kapıların açılmasının ardından kuzey ve güneyin birbirini etkilemesiyle dalgalı değişimler göstermektedir.
Her iki toplumun birbirinden alışveriş yapmasında değişken süreçler yaşanmasına rağmen iki üründe bu seyir değişmiyor.
“Benzin” ve “et. Kıbrıslı Türkler, büyükbaş ve küçükbaş hayvan eti almak için güneydeki kasap ve marketlere akın ederken, Kıbrıslı Rumlar da kuzeydeki petrol istasyonlarında uzun sıralar oluşturmaktadır.
Ekonomi, siyaset ve sivil toplum örgütlerinden daha etkili olmaya başladı. İki toplumlu etkinliklere katılanların sayısını 20 yıldır artıramamışken, alışveriş odaklı seyahatin arttığını net olarak gözlemleyebiliyoruz.
Aşırı milliyetçi birini güneydeki bir markette görürken, bir rahibin de kuzeyde benzin alışına tanıklık edebiliyoruz.
“Ben ülkemde kimlik kartı ibraz ederek seyahat etmem” diyenleri eczanelerden ilaç alırken ya da petrol istasyonlarında benzin alırken görmeye başladık.
“Rumlara bir kuruş para yedirmem” deyenleri de güneydeki marketlerde gördüğümüze artık saşırmamayı öğrendik.
Et ve benzin alışverişi, doğal olarak diğer aktiviteleri de tetiklemiştir. Kuzeye gelen Kıbrıslı Rumlar son aylara kadar market ve restoranları dolduruyorlardı, son günlerde ise tersi yaşanırken şimdi Kıbrıslı Türkler güneydeki market ve restoranlara daha çok uğrar oldu.
Türk Lirası'nın döviz karşısındaki hareketliliği genel alışverişin seyrini etkilerken benzin ve et her halükarda geçişlerin ana gerekçesini oluşturmaya devam ediyor.
2020'den sonra kuzey piyasası Kıbrıslı Rumlar için o kadar cazip hale gelmişti ki, metal bozukluklarla hesap ödenerek kebap yenilebiliyordu. Şimdi ise gıda fiyatlarındaki fahiş artışlar, restoranların cazibesini azalttı.
İlaç fiyatlarında öyle bir fark vardı ki, geçiş noktalarına yakın bolca eczane açıldığına tanıklık ettik. Eczanelerde Yunanca bilen personel istihdamına yönelme olmuş ya da eczacılar Yunanca kurslara yazılmışlardı.
Bugün gelinen noktada geçiş noktalarına yakın güneydeki marketler ve kasaplar o kadar çok müşteri çekiyorlar ki, Türkçe konuşan çalışan istihdam ediyorlar.
Ekonomi kendi yolunu bir şekilde bulurken, bugünlerde artarak devam eden pahalılık, odağı güneye yönlendirmiştir. Özellikle birçok gıda ürünü için güneye olan ilginin artışınıı net olarak görebiliyoruz.
Marketçiler Birliği'nin “temizlik ürünlerinde güneyden ucuzuz” açıklaması, diğer çeşitlerde daha pahalıyızın ilanıdır. Market sahiplerinin bu korkusu işlerin iyi gitmediği, hem Kıbrıslı Rum müşterilerinin kaçtığı hem de güneye geçiş yapabilen müşterilerinin azaldığını gösteriyor. Güneydeki bir markette, kuzeydeki bir marketten daha fazla tanıdık görmemiz bile bunun göstergelerindendir.
Kasap, market ve restoranların ardından bu yaz geçmişe göre daha yoğunluklu olarak Limasol ve Baf otellerinde tatili seçenlerin sayısındaki artışı da not düşerek gelinen durumu özetleyebiliriz.
Maliye Bakanlığı'nın borçlanarak kamu çalışanlarını ödediği bir döneme gelmemiz,ekonominin güneye kaçışının yansımalarından biridir. İthal ürünlerden pesin vergisini alarak gelirlerini artıran Maliye Bakanlığı'nın maaş ödemeye yetecek kadar tahsilat yapmamasi kötügidişatın habercisidir. Umarım bu dikkate alınır ve pahalılığın önüne geçecek adım atılır.