Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri ve Gazimağusa Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), Kıbrıs'ta taraflara resmi müzakerelere dönme çağrısı yaparak, "siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki kesimli federal" çözüm önerisini yinelemesinin, “Kıbrıs meselesindeki çözüm iradesi Kıbrıslı Türklere ve Rumlara aittir” ilkesiyle çeliştiğini söyledi.
Hasipoğlu, BMGK Güvenlik Konseyi’nin bağlayıcı olmayan bu açıklamasını n ve ısrarla federasyon görüşmelerine başlama çağrısı yapmasının kabul edilebilir olmadığını vurguladı.
“Bugüne kadar müzakere zeminini oluşturan tüm ilgili BMGK kararlarında, her iki taraf da federasyonu görüşme zemini kabul ettiği için ilgili BM kararları üretilmiştir” diyen Hasipoğlu, yeni onaylanan BMGK kararında bahsi geçen iki toplumlu, iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı federasyon kararında, üç BM parametresi olduğunu, her iki tarafın da bu ilkelere onay verdiğini ve bu onay üzerine bunların BM kararlarında yer aldığına dikkat çekti.
Hasipoğlu yaptığı yazılı açıklamada, bunca yıl tüm çözüm planlarına evet diyen KKTC halkının bundan sonra konseyden beklentisinin, “Kıbrıs'ta ciddi bir insan hakları ihlali teşkil eden "Kıbrıs Türk halkına yaşamın tüm alanlarında uygulanan izolasyonun kalkması için adımlar atması ve Kıbrıs meselesinin çözüm sürecinde kendi koyduğu çözümün iradesi Kıbrıslı Türklere ve Rumlara aittir ilkesine saygı göstermesidir” dedi.
İki tarafın da siyasi eşitliği farklı yorumladığı için bunca zaman bir çözüme ulaşılamadığına dikkat çeken Hasipoğlu, Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerin tüm karar alma mekanizmalarında etkin katılımını, oy hakkını kabullenmediğini söyledi.
Aynı şekilde iki bölgelilik ve toplumluluk ilkesinin bir sonucu olan, “Adanın kuzeyinde sarih mülkiyet ve nüfüs çoğunluğu Kıbrıslı Türklerde, güneyde ise Rumlarda olacaktır şeklinde BM kararı da tarafların rızasıyla alınmış kararlardır” diyen Hasipoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Ancak, Rum tarafının sarih mülkiyet çoğunluğundan anladığı, Kıbrıs Türklerinin günün sonunda değil sarih çoğunluk, yıllar geçtikçe nüfus ve mülkiyette azınlık durumuna düşürecek şekilde düzenlemeler getirerek sarih kelimesini yorumlamaktadırlar.
Yine bir hayal kırıklığı yaşamamak adına, müzakerelerin başlayabilmesi için önce ortak zeminin olup olmadığına bakılmalıdır. Şu an için ortak bir zemin olmaması bir yana, mevcut BM parametrelerinin yorumlanmasında bu denli farklılık varken, BMGK Güvenlik Konseyinin bağlayıcı olmayan bu açıklamasını ve ısrarla federasyon görüşmelerine başlama çağrısı yapması kabul edilebilir değildir.”
BM Genel Sekreterliği’nin BM kayıtlarında artık iki farklı pozisyon olduğunu bilmesi gerektiğine dikkat çeken Oğuzhan Hasipoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Rum tarafı kaldığı yerden federasyon görüşmelerine devam edelim derken, bizler bu sürecin tüketildiğini, Rum tarafının bizimle bu adanın yönetimini ve etrafındaki zenginliği paylaşmak istemediğinden, diğer bir ifadeyle federasyon görüşür gibi yapıp, bizi yine müzakere masalarında oyalama niyetine sahip olduklarından, yeni bir vizyonumuz ve yol haritamız vardır.
Bu yeni vizyonu ve yol haritasını da ortaya koyarken, aslında adamızda var olan iki devlet gerçeği ve müktesep haklarımız temelinden yola çıktık.
Egemen eşitliğimiz ve eşit statümüzü kabullenmek, bu irademize saygı göstermek, on yıllarca sonuçsuz müzakereleri ve Rum tarafının uzlaşmaz tutumunu tecrübe eden BM’nin asli yükümlülüğü olmalıdır.
Bizim gibi 40 yıl yerine 4 yıl süren federasyon görüşmelerine son verme talebi üzerine, tıpkı Kosova-Sırp federasyon görüşmelerine, Kosovalıların çözüm iradelerini saygı gösterdikleri gibi.”