Kalp sağlığı için fiziksel aktivite önemli
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Prof.
Dr. Caner Açıkada, “Dünya Kalp Günü” nedeniyle açıklamalarda bulundu.
“Kalp Sağlığı ve Fiziksel Aktivite” konusu üzerine bilgilendirmelerde bulunan
Açıkada, “Kalp hastalıklarından ölenlerin sayısının hareketsizlik ve beslenme
alışkanlıkları nedeniyle her yıl artmaktadır. Kalbi sağlıklı ve güçlü kılmanın en önemli
yollarından birisinin fiziksel aktivite yapmak olduğunu Dünya Sağlık Örgütü ve
Amerikan Spor Hekimliği sık sık hatırlatmaktadır” dedi ve sözlerine şöyle devam etti;
Fiziksel aktiviteyi her yaştan insanın yapması ve başta kalp ve dolaşım sistemini
geliştirmesi önerilmektedir. Bunun için her yaştan insana kalp ve dolaşım sistemlerini
sağlıklı tutmaları önerilir. Kalbi ve dolaşım sistemlerini geliştirmek için yürüme, jogging,
yüzme, bisiklet gibi 15-20 dakikadan az olmayan hafif ve orta şiddetlerde çalışma
önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü her yaştan insana sağlık açısından fiziksel aktivite
önermekte ve haftada egzersizin toplam orta şiddette 150 dakika veya şiddetli 75
dakikadan az olmaması üzerinde durmaktadır. Fiziksel egzersizin, başta kalp kası olmak
üzere birçok kası ve organı güçlendirdiği belirtilmektedir. Sağlıklı olma açısından
doktorlar “Ayakta kal, hayatta kal!” sloganıyla hareket etme ve kalp atım hızına vurgu
yapmak istemişlerdir. Çok fazla bilgisayar başında zaman geçirildiği için bilgisayar
masalarının ayakta duracak şekilde düzenlenmesini öngörmüşlerdir. Meksika Eğitim
Bakanlığı çocuk ve gençlerin en hareketsiz oldukları sınıf öğrenimleri sırasında oturulan
sıraların bisiklet ergometresi gibi düzenlenmesini ve derslerde hareketsizliği önlemek için
bisiklet ergometresi çevrilmesini önermişlerdir. Fiziksel egzersizlerin başta kardiyo-
vasküler (kalp-dolaşım) sistemi, vücudumuzdaki ana kas gruplarının güçlü olması, ana
kas gruplarının esnekliği ve yenilen-içilen beslenme öğelerine dikkat edilerek fazla yağ
kilo oluşturmamaya dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.
Açıkada, açıklamalarına şöyle devam etti; Yapılan çalışmalar insanların kilosu ve dış
görüntüsü ne olursa olsun, fiziksel aktivite yapması ve kalplerini korumaları yönündedir.
İnsan vücudu hareket ettikçe birtakım enzimler geliştirmekte ve bu enzimlerle daha rahat
hareket etmekte, kendisini daha sağlıklı ve zinde hissedebilmektedir. Fiziksel aktivitenin
maksimum kalp atım hızının %50’si ile %70’i arasında şiddetlerde yapılması ön
görülmektedir. Bu şiddette çalışmalar kardiyo-vasküler açıdan sağlıklı olmayı sağladığı
gibi, yağ yakmayı teşvik eden ve geliştiren çalışmalardır. Yine, yapılan çalışmalardan
toplumun sadece % 25’i istenilen fiziksel aktivite düzeyine sahip olduğu görülmüştür.
Gençlerimizin 15-19 yaşları arasındaki kesiminin %63’ünün hareket etmediğini, bu
hareket oranı ile 55 yaş üstünün hareket etme alışkanlıklarının benzer ve toplumumuzun
en hareketsiz yaş gurupları olduğu görülmektedir. Fiziksel aktivite düzeyi olarak en aktif
yaş grubunun 35-44 olduğu görülmüştür. Toplumumuzun en hareketsiz gruplarından
birisinin %72 ile üniversiteye giden gençler olduğunu görmekteyiz. İnsanların fiziksel
aktivite düzeylerinin artığı; yaptıkları işle mümkün olduğu görülmektedir. Bununla
birlikte, en hareketli grubun çalışanlar olduğu görülmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü ve Spor Hekimleri her gün yaklaşık 30 dakika egzersiz yapmayı
ön görmektedir. 1990’lı yıllarda haftada 2-3 fiziksel aktivite önerilirken, son yıllarda her
gün egzersiz yapma önerilmektedir. Egzersiz konusunda yürüme, koşma, kayak, bisiklet,
yüzme, fitnes, aerobik, tenis, futbol, basketbol ve daha birçok değişik egzersizler
olabileceği konusunda dikkat çekilmektedir. Bu nedenle, genç yaşta hareketsizlik
yüzünden yaşlanmamalıyız.
Eski kuşaklar bir tarafa, yeni yetişen çocuk ve gençlerimize hareket etme alışkanlığını
öğretmemiz ve günlük yaşantılarında fiziksel aktivite yapabilecekleri ortamı sağlamamız
gereklidir. Bu nedenle, beden eğitimi öğretmenleri ve antrenörlere büyük iş düşmektedir.
Üniversitelerimiz, bulundurdukları genç nüfusa egzersiz ve spor yapma alışkanlığını
verecek programlar yürütmelidir. Üniversite gençlerini sağlıklı bir kalp ve damar yapısı
konusunda bilinçlendirmeli ve kalp sağlığının fiziksel aktiviteden geçtiği bilinç ve
kültürünü yerleştirmeliyiz.