Doğu Akdeniz Üniversitesi Atatürk Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAÜ-ATAUM) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Turgay Bülent Göktürk, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın 104. yıldönümü nedeniyle bir bildiri yayınladı. Yrd. Doç. Dr. Turgay Bülent Göktürk bildirisinde şu ifadelere yer verdi:
“19 Mayıs 1919 ulusal egemenliğin başlangıç günüdür. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ilk adımlarının atıldığı, Ulu Önder Atatürk’ün Samsun’a ayak basarak Ulusal Kurtuluş Mücadelemizin Eylem Safhası’nı başlattığı gündür. Bir milletin tüm yokluklara karşın varolma azmini gösterdiği gündür.
Mustafa Kemal büyük eseri Nutuk’ta önce, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı gün Osmanlı Devleti’nin o tarihteki hazin durumunu özetlemiş ve kendi kararını vurgulamıştır.
“Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, kayıtsız ve şartsız, bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak.
Bu kararın dayandığı en sağlam düşünüş ve mantık şu idi. Temel ilke, Türk Ulusu’nun kişilikli ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz… Oysa Türk’ün onuru, özgüveni ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyle ise ya bağımsızlık ya ölüm…”
İşte bu parola ile başladığı ve Kıbrıs Türkü’nün Varoluş Mücadelesi’ne de örnek olan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’ni ulusuyla beraber tüm zorluklara karşın başarıya ulaştıran ve yurdu emperyalist işgal güçlerinden kurtarmayı müteakip, Türk Ulusu’nu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırma yönündeki devrimleri gerçekleştirmiş ve “En Büyük Eserim” şeklinde nitelendirdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu süreci anlattığı Nutuk’un sonunda; bugün ulaşılan sonucun, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedeli olduğunu vurgulayarak, bu sonucu bir başka ifadeyle Cumhuriyeti, Türk gençliğine emanet etmiştir. Türk gençliğinin de bu emaneti nasıl koruyacaklarını “Gençliğe Hitabesi” ile açıklamıştır.
Sonuç olarak bilinmelidir ki;
19 Mayıs, İstanbul’da; “Geldikleri gibi giderler” sözüdür,
19 Mayıs, Karadeniz’de; Bandırma Vapuru’dur,
19 Mayıs, Samsun’da; bir milletin doğuşudur,
19 Mayıs, Havza yolunda Mustafa Kemal’in söylediği;
“Dağ başını duman almış gümüş dere durmaz akar. Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar” marşıdır.
19 Mayıs Amasya’da, ihtilal bildirgesidir, başkaldırıdır.
19 Mayıs Erzurum’da milletin sıradan bir ferdi olarak milli mücadeleye devam etmektir.
19 Mayıs Sivas’ta “Ya İstiklal, ya ölüm” parolasıdır, Kuvay-ı Milliye’dir.
19 Mayıs Ankara’da ulus egemenliğinin simgesi meclis’tir.
19 Mayıs İnebolu’da Elif’in kağnısıdır.
19 Mayıs İnönü’de, Sakarya’da, Kocatepe’de, Dumlupınar’da mehmetçiktir, şehittir, gazidir.
19 Mayıs İzmir’de dağlarda açan çiçektir.
19 Mayıs Kıbrıs’ta Beşparmaklar’da mücahittir.
Kısacası 19 Mayıs, ATATÜRK’tür...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, bu toprakları vatan yapmak uğruna toprağa düşmüş olan tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükran duygularımızla anıyor, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı kutluyorum.”