CTP: “Elde edilebilecek en önemli kazanım, Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı binasını terk etmesi olacaktır”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Kıbrıs Türk halkının 24 Nisan 2004'te ortaya koyduğu "evet" iradesinin on dokuzuncu yıl dönümünde tarihi referandum sonuçlarını bir kez daha selamladığını belirtti.
CTP, "Cumhurbaşkanlığındaki Tatar’ın ise kimseye izah edemediği, uluslararası toplum nezdinde hiçbir geçerliliği bulunmayan politikalarını terk etmesini, bununla yetinmeyerek Cumhurbaşkanlığı binasını da terk etmesini" Kıbrıs Türk halkının son dönemde elde edebileceği en önemli kazanım olarak gördüklerini bildirdi.
CTP’den yapılan yazılı açıklamada, Kıbrıs Türk halkının 2000’li yılların başında yükselen çözüm ve barış istencini, 23 Nisan 2003 tarihine kadar kapalı tutulan Yeşil Hat üzerinde geçiş noktalarını açtırdığı, Kıbrıs Türk halkının büyük bir çoğunluğunun ve özellikle gençlerin sahiplenmesiyle çözüm sürecinin, Kıbrıs’ı 24 Nisan 2004 tarihinde eş zamanlı referandumlara taşıdığı hatırlatıldı.
“Bugün Yeşil Hat'tan geçişlerin başlamasının yirminci, eş zamanlı referandumların ise on dokuzuncu yıl dönümüdür” diyen CTP, Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar’ın, diğer konularda olduğu gibi bu konuda da tarihi gerçekleri saptırmaya çalıştığını, kendince bir tarih uydurma çabası içerisine girerek gerçekleri gizlemeye çalıştığını iddia etti.
CTP, uluslararası toplum nezdinde hiçbir biçimde kabul görmeyen, ne olduğu belirsiz bir politikayı 'yeni ve milli' diye nitelendirmeye çalışan Tatar’ın, toplumu bölme çabalarına devam ettiğini öne sürdü.
Açıklamada şöyle denildi:
"Tatar’ın hiç aklından çıkarmaması gereken en önemli tarihsel gerçeklik şudur ki; Annan Planı 24 Nisan 2004 tarihinde eşzamanlı referandumlarda oylanmış ve Kıbrıs Türk halkı yüzde altmış beş gibi ezici bir çoğunlukla bu plana 'Evet' demiştir.
Kıbrıs Türk halkı aradan geçen on dokuz yıl içerisinde çözüm istencinden hiç vazgeçmemiştir. Yüzde altmış beşlik 'evet iradesi' halen canlı bir biçimde durmaktadır. Annan Planı sürecine dönemin Türkiye hükümetinin de destek verdiği ayrıca unutulmaması gereken tarihsel bir gerçekliktir. Kıbrıs’ta federasyon temelinde bir çözümün getireceği faydalar toplumun her kesimi tarafından bilinmektedir. Çözüm istencinin Yeşil Hat'tın açılmasına yol açtığı ve bunun ekonomiye sağladığı katkılar ortadadır. Her gün binlerce kişi, yeşil hat üzerinden geçiş yapmakta ve bu zor ekonomik koşullarda esnafımızın yüzü biraz olsun bu geçişler sayesinde gülmektedir.
Kıbrıs Türk halkının uluslararası görünürlüğü Kıbrıslı Türklerin çözüm istencinin bir sonucudur. Yeterli düzeyde olmamakla birlikte Avrupa Birliği’nin Kıbrıslı Türklere sağladığı mali imkanlar göz ardı edilecek kaynaklar değildir. Tam tersine ilişkiler geliştirilerek artırılması gereken potansiyellerdir. Yeşil hat tüzüğünün Kıbrıslı Türklere sağladığı yeni imkanlar ortadadır. Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün yürürlüğe girmemesi konusu ise tamamen çözümsüzlük siyasetinin bir sonucudur ve bunu gözden kaçırmaya çalışmak da tarihsel gerçekleri gizlemeye çalışmak anlamına gelmektedir.
Tüm bu gelişmeler karşısında Tatar’ın uyguladığı 'yeni ve milli' politikadan kimsenin hiçbir kazanım elde etmediği ortadadır. Bu politikaların uluslararası toplum nezdinde yok hükmünde olduğu açıktır. Burası bir çıkmaz sokaktır ve Tatar istese de istemese de bu çıkmaz sokaktan dönülecek, yeniden çözüm politikalarına geri dönülecektir.”