GENEL

20’nci Uluslararası Kuzey Kıbrıs Müzik Festivali kapsamında, yarın “Yıldızlarla Opera” konseri gerçekleştirilecek

Ülkemizde 40 civarında zeytinyağı markası bulunuyormuş. İlk bakışta bu rakam bana çok geldi.

Marketlerde bu kadar çeşitli marka görmediğimize göre nerede bu yağlar diye bakarken, otel ve restoranlara özel yapılan pazarlamalarda markete verilmeyen markaların kullanıldığını öğreniyorum.

Hatta, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan zeytinyağı analizinde içeriğine bir şeyler katılan yağ markalarının birçoğu bunlardandır.

19 zeytinyağı markasında analiz yapan bakanlık, 8 markanın yağa başka bir madde karıştırdığını tespit etti. 11 tanesinin ise temiz olduğu ilan edilirken, bazı bildik markaların bu listelerde olmaması sonucu yaptığım araştırmada ancak mevcut markaların yarısının analiz edildiğini öğreniyorum.

Bakanlıktan talebim diğer zeytinyağı markalarının da analizinin yapılmasıdır. Onların da durumunu bilmek bir tüketici olarak benim ve hepimizin hakkıdır.

Ve zeytinyağına başka madde karıştıranların, karıştırdıkları maddeyi nasıl temin ettikleri de araştırılsın. Çünkü daha ucuz yağların zeytinyağına karıştırıldığını biliyoruz ve burada kullanılan 2 yöntemden birinde kaçakçılık kokusu geliyor.

Yaklaşık bir yıl önce 15 Aralık 2016 tarihinde yayınlanan “Zeytinyağında Bile Hile” başlıklı yazımda bu soruna dikkat çekmiştim.

Umarım kendi yaptığı tahlille bunu tespit eden bakanlık bundan sonra üzerine düşeni yapar.

Zeytinyağına, bakanlığın yaptığı tahlille de ispat edilen hile 2 yöntemle olur. Birincisi marketten alınan piyasanın en ucuz ayçiçeği yağı ile zeytinyağı karıştırılarak elde edilen ürün piyasaya zeytinyağı olarak sunulur. Ya da güneyden kaçak olarak getirilen karıştırılmış zeytinyağı, şişelenip tüketiciye saf zeytinyağı diye sunulur.

Ticaret Dairesi’nin geçtiğimiz yıl açıklanan ama basına verilmeyen gördüğüm analiz sonuçlarında ve şimdi Tarım ve doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın yaptığı tahlilde de temiz çıkan tek marka olan Bafra’ya teşekkür etmek yerinde olur herhalde. İnsanın ürünlerini kullandığı bir markanın 2 defa zeytinyağı, bir defa da balının temiz çıkması karşısındaki ferahlığı yaşıyorum ben de…

***

Katalanya çıkmazımız

Katalanların düzenledikleri referandumla İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmeleri ilginç bir ikilem yaşamamıza neden oldu.

Bağımsız devlet ilanı, İspanya ve AB’nin karşı duruşlarını KKTC ile benzeştirip, bizim gibi örneklerin çoğalmaya başladığı ve buna paralel KKTC’nin de tanınmasının bu süreçle gündeme gelmesinin kaçınılmazlığı tartışılmaya başladı.

Katalanya’nın ardından Avrupa’nın başka ülkelerinde de özerklikten bağımsızlığa geçişlerin ardı ardına geleceği izlenimleri, KKTC için de yılların birikmiş haklılığının dışavurumu yapılırken, bir şey göz ardı ediliyor.

Bizim dışımızda kimse Katalanya ile KKTC’yi benzeştirmiyor. Dünyanın yaşadığı ikilem Kuzey Irak’ta referandum ile bağımsızlığını ilan eden Kürt devleti ve ardından gelen Katalanya’nın büyük devletler için krize dönüşmeden nasıl atlatılacağıdır.

Genel bakış her ikisine de soğuk, bizimkisi gibi Katalanya’ya sıcak, Kürt devletine soğuk bakmıyoruz.

KKTC, Katalanya, Kürt Devleti… Üçü de bağımsızlık hedefiyle ortaya çıktı ve dünyanın genelinde kabul görmedi.

Kendimizi mağdurlardan biri olarak görürken, tanınmama sıkıntısı çeken diğer iki mağduru da eşit olarak destekliyor muyuz? Hayır.

Üç yapının tanınmaya en yakını Katalanya, Barselona’nın bu coğrafyada olmasının getirebileceği bir artı olacak mı?... Hep birlikte göreceğiz